Dina davasının mahkeme başkanı: Karabük’te ırkçılık olsa 10 bin yabancı öğrenci olmaz
Karabük’te hayatını kaybeden 17 yaşındaki üniversite öğrencisi Gabonlu Dina'nın şüpheli ölümüyle ilgili soruşturma tamamlandı. İddianamede, dosyadaki tek şüpheli Dursun Acar hakkında 15 yıla kadar hapis istenirken Dina'yı apartmanda taciz edenlerin ve kapıyı yumruklayanların bulunamadığı vurgulandı.
Karabük Üniversitesi öğrencisi Gabonlu Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga (Dina) 25 Mart gecesi şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Dina’nın cansız bedeni yaşadığı eve üç kilometre uzaklıktaki Filyos Çayı kenarında bulundu.
10Haber olarak Hazar Dost ile birlikte Dina’nın hayatını kaybettiği Karabük’e gidip şüpheli ölümü araştırdık. Karabük’te yabancı öğrencilerin sayıca çokluğuna ve diploma borsasına dikkat çektik.
Çoğunlukla üniversite öğrencilerinin yaşadığı 100. Yıl Mahallesi’nde araştırmalar yaptık, 1002. Cadde’nin sırrı ve cinayetteki fuhuş çetesi şüphesi üzerinde durduk.
25 Mart gecesi Dina’nın kaldığı apartmanda neler yaşandığını “Dina’nın arkasındaki kişiler kimdi, apartmandaki kişilerle onu arabasına alan şüphelinin bir bağlantısı var mıydı, apartmandan çıkarken neden ayakkabıları merdivende kaldı, 20’nin üzerinde dairenin olduğu bir apartmanda Dina’nın çığlıklarını kimse duymadı mı?” sorularıyla gündeme taşıdık.
Dina’nın şüpheli ölümüne ilişkin başlatılan soruşturmada ise tuhaflıklar birbirini izlemiş, olay gecesi arabasına bindiği Dursun Acar üç kez gözaltına alınıp sonra serbest bırakılmış, dördüncüde tutuklanmıştı.
Şüpheli ölümle ilgili başlatılan soruşturma tamamlanırken hazırlanan iddianamede Dina’nın hayatını kaybettiği gece onu apartmanda taciz edenlerin ve peşinden koşanların kim olduğunun tespit edilemediği belirtildi. Tanık ifadesine yer verilen iddianamede olay gecesi apartmanda yaşananlar şöyle anlatıldı:
“Maktulün saat yaklaşık 22:40 sıralarında bulunduğu ikametten koşarak uzaklaştığı, yine alınan tanık beyanında, olay günü sesler duyması neden ile balkondan baktığı sırada, ağlama sesleri de gelince balkondan polisi arayacağım diye bağırması ile sesin bir anda kesildiği, bir müddet sonra bağırma sesleri ve kapıya yumruk atma seslerinin yeniden gelmeye başladığı, ancak arkadan birilerinin onu tutarak kapıyı açmasını engellediği, tekrar polisi çağırdım geliyor diye bağırınca kapıdan çıkmasına izin verdikleri, polisle konuştuğu sırada maktulun bulunduğu apartmanın duvarından Karanfil apartmanına atlayarak yere düştüğü, daha sonra o apartmandan da ismini bilmediği bir apartmana atladığı, bu sırada pantalonunun korkuluğa takıldığı ve yırtıldığı, arkasından gelen kimsenin olmadığı, daha sonra da cadde üzerinde koşmaya devam ettiği…”
İddianamede Dina’nın ana caddeye çıkarak Dursun Acar’ın kullandığı otomobile bindiği belirtilirken Acar’ın ise kızın eli ve yüzünde kanlar olduğu, kızı Türkçe bilmediği, ancak ‘hastane’ dediği için aracına aldığını söylediği aktarıldı. Acar ile daha öncesinde görüştüğü belirlenen siyahi kadınlar ise kendilerini aracıyla istedikleri yere götürdüğünü, cinsel ilişkiye girmediklerini ancak cinsel görüşmeler yaptıklarını anlattı. İddianamede Dina ile daha önce görüşmediği tespit edildiği belirtilen Acar’ın ise siyahi kadınları daha çekici bulduğunu, siyahi kadınlarla birlikte olmaktan hoşlandığını söyleyerek kendini savunduğu aktarıldı. Acar’ın telefonunda siyahi kadınlara ait fotoğraflar olduğu da yer aldı.
Dina’nın Acar’ın otomobilinden bir anda inmesinin ve demir çitlerden atlayarak kaçmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunun belirtildiği iddianamede Acar’ın otomobilinde Dina’ya cinsel saldırıda bulunduğuna kanaat getirildi. Acar’ın kendisinden kaçtığını bilmesine rağmen genç kızı ısrarla takip ederek dereye düşmesine sebebiyet verdiğinin anlaşıldığı da vurgulandı.
İddianamede Dina’nın dosyadaki tek şüpheli Dursun Acar’ın arabasına binmesi ve arabadan inerek Filyos Çayı’nda hayatını kaybettiği anlatılıyor, fakat apartmandan neden koşarak çıktığına, apartman içinde yaşananlara değinilmiyordu. Ayrıca onu apartmanda ve sokakta takip edenlerin tespit edilemediği vurgulanıyordu.
Şimdi birlikte Dina ölmeden iki gün öncesine gidelim…
Dina Karabük merkezde PTT’ye giderek ailesine telefon göndermek istemişti. Hakkında takipsizlik kararı verilen Samet Ç., Dina’nın kendisini PTT’ye götürmesini istediğini, arabası olmadığı için götüremediğini söylüyordu. Dina’yla beraber olayın yaşandığı Han Apartmanı’na beraber yürüdüklerini anlatan Samet Ç., Dina’nın numarasını aldıktan sonra araba ayarlayıp kendisine birkaç kez mesaj attı. Bu mesajlardan biri de Dina’nın evinin fotoğrafıydı.
Dina’nın ailesinin avukatı Gülyeter Aktepe ise davanın ilk duruşmasında Samet Ç.’ye dikkat çekti, sanığın beyanları arasında çelişkilerin olduğunu belirterek “Kronolojik aktarımlarında çelişkiler var. Dört kez aynı numarayı aradığını söylüyor. Fakat böyle bir arama yok” dedi.
Avukat Yeter sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yardım isteyen bir kadının hastane tercihi yaptığı iddia ediliyor. Yardım talebi ile aracın önüne atlayan Dina neden araçtan indi? Biz de soruşturmanın etkin yürütülmediğini söylüyoruz. Sanığın bir davranışıyla araçtan inmek istediğini düşünüyoruz, bundan şüpheleniyoruz. Arama kayıtlarında polisi, Cem adlı komiseri aradığına dair kayıt yok. Samet Ç. ile Dursun A.’nın aynı yerde olduğuna dair HTS kaydı var, ancak buna dair tahkikat yapılmamış. Sanığın aracının içinde ne oldu? Sanığın siyah kadınlardan hoşlandığını söylediğini hatırlatıyorum. Soruşturma etkin yapılmadı. Kuvvetli suç şüphesi var. Tutukluluk halinin devamını istiyoruz.”
Özetle, Dina’nın yaşadığı apartmanda kimlerin olduğu onu taciz ettiği bulunamamış, ona mesajlar atan Samet Ç.,’ye takipsizlik verilmiş ve dosyadaki tek şüpheli Dursun Acar ile Samet Ç.,’nin o geceki HTS kayıtları aynı yerden sinyal vermişti.
Dina’nın şüpheli ölüm soruşturmasında bir de tercüman aracılığıyla yabancı bir tanık dinlendi. O tanık ise şunları söyleyecekti:
“Ben aynı apartmanda değildim. Dina’nın koştuğunu gördüm. Sokağı gören diğer evdeydim. Sadece koşuyordu. Takip eden kimse yoktu. Gabonlu Dina ve arkadaşlarını tanımıyorum. Dina’yı iki kişi bekliyordu. Beni görünce araca binip gittiler.”
İkinci tanık ise ifadesinde Dina’nın çığlıklarını duyduğunu, bunun üzerine polisi aradığını, ardından Dina’nın kaçmayı başardığını, ancak ardı sıra iki erkeğin koştuğunu gördüğünü söyledi:
“Bodrumu görüyordum. Bir kızın sesinden dışarı çıkmak istediğini anladım. Çığlık atıyordu. Pencereyi açmaya çalışıyordu. ‘Kızı bırakacak mısınız? Yoksa polis mi çağırayım’ dedim. İçeride kaç kişi olduğunu göremedim. Birinin kızı pencere kenarından uzaklaştırdığını gördüm. Bir süre ses kesildi. Sonra yine ses geldi. Ben de bağırdım, ‘bırakın’ dedim. Bırakmadılar. Polisi aradım. Polisi aradığımı balkondan gösterdim, kızı bıraktılar. Sonra karşı apartmandan bizim apartmanın bahçesine inen demirliklerden atladı. Pantolonu yırtıldı. ‘Geleyim mi’ dedim, ‘hayır’ dedi. Yan apartmana geçti. Sokağa çıktı, duraksadı. Ne tarafa gideceğini bilemedi, terlikleri düştü. Koşarak yalınayak uzaklaştı. Karanlıktı, bir kişi geçti. Dina’nın arkasından bir kişi koştu. Beyaz, orta yaşlı bir erkekti. İki erkeğin koştuğunu gördüm. İkisini görsem tanıyamam. Telaş içinde koştular. Polise ihbar ettim, gelmesini bekledim.”
8 Kasım’daki davanın ilk duruşmasında sanık avukatları Dursun Acar’ın tahliyesini istedi. Savcı iki ayrı keşif talebinin kabul edilmesi yönünde görüş bildirdi.
Ara kararını açıklayan mahkeme sanığın tutukluluk halinin devamına hükmetti. Davanın bir sonraki duruşması 24 Ocak 2024’te görülecek.
17 yaşındaki bir genç kadının hayalleri 25 Mart’ta Filyos Çayı kenarında sona erdi; cesedi memleketine 5 bin kilometre uzaklıktaki bir hastane morgunda 15 gün bekledi. Dina’nın cansız bedeni aylar sonra memleketi Gabon’a gönderildi.
Otopsi raporlarına “boğularak öldü” diye geçti.
Şüpheli ölümle ilgili yürütülen soruşturmada ise elde sadece Dina’nın koşarak apartmandan çıktıktan sonra aracına bindiği Dursun Acar kaldı. Dina o gece apartmanda neler yaşadı, onu kovalayanlar kimlerdi, kimler tarafından taciz ediliyordu… Bu sorular ise hala yanıtını ararken memleketinden binlerce kilometre uzakta bir aile adalet arıyor.